YURDUMUZ ENDÜSTRİSİNDE SEA YÖNETMELİĞİNE GEÇİŞ
Turkchem Dergisi - 2016 Temmuz - Ağustos Sayısı
1 Haziran 2016 tarihi itibarı ile Kimyasal Ürünlerin zararlılık iletiÅŸiminde yeni bir döneme girildi.
Gerek 11 Aralık 2013 tarihinde yayımlanmış olan 28848 sayılı, “Maddelerin Ve Karışımların Sınıflandırılması, Etiketlenmesi Ve Ambalajlanması Hakkında Yönetmelik (SEA)” gerekse de 13 Aralık 2014 tarihinde yayımlanan 29204 sayılı, “Zararlı Maddeler Ve Karışımlara Ä°liÅŸkin Güvenlik Bilgi Formları Hakkında Yönetmelik” 1 Haziran 2016 tarihi itibarı ile tüm hükümleri ile devreye girmiÅŸ ve yerini aldıkları eski yönetmelikler yürürlükten tamamen kalkmış oldu.
DiÄŸer tüm yönetmelik deÄŸiÅŸiklikleri hususunda olduÄŸu üzere bu deÄŸiÅŸikliklerin endüstriye getirdiÄŸi rahatlık ve avantajlar olacağı gibi, bir takım ek yükümlülükler ve zorluklar da getireceÄŸi yadsınamaz bir gerçek.
BirleÅŸmiÅŸ Milletler çatısı altında yürütülmekte olan GHS projesinin bir parçası olan, diÄŸer bir yandan da A.B. uyum sürecinin bir parçası olan kimyasal zararlılık iletiÅŸiminde Global Harmonize Sisteme geçmiÅŸ olmak, küresel pazarlar da ürünlerimizin daha rahata dolaşımını saÄŸlamanın gerekliliklerinden biri. Henüz GHS sistemine geçilmemiÅŸ olduÄŸu dönemlerde gerek ithal girdiler, gerekse de ihraç edilecek ürünler yurdumuzdaki sistemden farklı bir sınıflandırma ve etiketleme sistemine sahipti. Tabi ki ihraç/ ithal ürünler için ayrı bir sistem, yurt içi Pazar için ayrı bir sistem uyguluyor olmak endüstriye ek bir yük ek bir kayıp anlamına geliyordu. 1 Haziran 2016 itibarı ile bu duruma son verilmiÅŸ oldu. Ä°çinden geçtiÄŸimiz süreç içerisinde Çin, Kanada, A.B.D. gibi büyük pazarların ve tedarik kaynaklarının da GHS2e geçiyor olmaları Türkiye Kimya Endüstrisi olarak bizlerinde bahsi geçen bu devletler ve geçiÅŸini zaten tamamlamış olan A.B. Malezya, Japonya gibi ülkeler ile aynı kulvarda yarışa devamımız anlamına geliyor.
Ancak sektördeki sınıflandırma ve etiketleme alanında nitelik personel yetersizliÄŸi, geçiÅŸ süresinin ülke büyüklüÄŸüne kıyasla kısa oluÅŸu, etkilenen ve referans olarak yukarıda adı geçen yönetmeliklere atıfta bulunarak referans gösteren diÄŸer yönetmeliklerin güncellenmesinde yaÅŸanan bürokratik gecikmeler de sektörün geçiÅŸi saÄŸlıklı yürütebilmesinin önünde yer alan zorluk ve engeller olarak sayılabilir.
Zaman zaman endüstrinin bazı kimyasal ürünlerin uzun raf ömürleri ile piyasada yer aldığı ve yurdumuzun coÄŸrafi yapısında geçiÅŸ süresinin kısa olduÄŸuna dair yakınmalar dile getiriliyor.
Oysa hemen yönetmeliÄŸin yayımını takiben Ocak 2014’te piyasaya sürülen 5 yıl raf ömürlü karışım bir ürünün etiketinde yeni sisteme geçiÅŸi açısından Mayıs 2018 tarihine kadar süre tanınmış durumda. Yani yönetmeliÄŸin yayımını takiben planlama yapmış bir kurum için, yayımı tarihinde üretmiÅŸ olduÄŸu bir karışımın eski SAE ( Turuncu sembol) etiketi ile piyasada bulunabilmesi için 4,5 yıl yasal süre tanınmış oluyor.
Maalesef bu alanda yaÅŸanan sıkıntılara genel olarak; firmaların yayımlanan yönetmelik hakkında hemen bir aksiyon planına geçmemesi neden oluyor. Zira yönetmelik 2013 yılı Aralık ayında yayımlanmış olsa dahi, firmaların büyük bölümü geçiÅŸi ancak verilen sürenin sonu olan 2016 baharında gerçekleÅŸtiriyorlar. Bu da tabi ki büyük bir zaman kaybına ve mevzuata dair yükümlülük tarihlerine uyamamak ile sonuçlanıyor.
CRAD olarak edindiÄŸimiz tecrübe ÅŸunu gösteriyor ki; Yurdumuzda yayımlanan yönetmeliklere uyum saÄŸlama konusunda yurt dışı tedarikçiler, yurt içi endüstriye nazaran daha dinamik bir takip içerisinde ve uyum açısından daha erken harekete geçip daha fazla efor sarf ediyorlar. Bu durumun alt yapısında ÅŸüphesiz ki, geçmiÅŸ mevzuat birikimi ve bunları karşılayabilecek ekonomik ve teknik alt yapı söz konusu. Ancak eÅŸ deÄŸer koÅŸulları saÄŸlamaksızın uluslararası arenada rekabet edebilir hale gelebilmek te imkânsız.
Ancak endüstrinin bu konuda haklı olduÄŸu bir konu var: Ürün geri toplamanın zorluÄŸu hatta imkânsızlığı. Satışını gerçekleÅŸtirdiÄŸiniz ürün üretici firmanın kontrol ve bilgisinin dışında mevzuatta verilen süreler sona erdikten sonra dahi hala raflarda buluna biliyor. Ticaretin karmaşık tedarik zincirleri arasında bu iletiÅŸimi saÄŸlıklı ve sonuç alıcı ÅŸekilde yürütmek maalesef mümkün deÄŸil. Bu anlamda yapılması planlanan piyasa Gözetim ve Denetim faaliyetlerinin (PGD) bu durumları da göz önünde bulundurarak sırf üreticiyi deÄŸil, üreticinin talebine raÄŸmen bu ürün ile ilgili gerekli aksiyonu almayan son satıcıyı da çeÅŸitli sorumluluk ile baÄŸlayıcı olması gerekmekte.
Aksi takdirde maalesef üreticiler de tüm dağıtım ağına hâkimiyet saÄŸlayamayacaklarından boÅŸ yere maÄŸdur olmak durumunda kalıyor olacaklar.
Güvenlik Bilgi Formu konusu da eski yönetmeliÄŸinin tamamen yürürlükten kalktığı ve yerini 1 Haziran 2016 tarihi itibarı ile yeni yönetmelik olan 29204 sayılı yönetmeliÄŸin aldığı diÄŸer bir etmen. Etiketlerin ürün üzerinde dolaşıma çıktığı düÅŸünüldüÄŸünde GBF yönetmeliÄŸine uyum saÄŸlamak etiket yönetmeliÄŸine uyum saÄŸlamaya nazaran daha kolay bir sürece sahip. Ancak yönetmeliÄŸin, deÄŸiÅŸikliÄŸe konu olan GBF’nin ürünün son 12 ayda tedarik edildiÄŸi tüm profesyonel kullanıcılarına iletilmesi gerekliliÄŸini de göz ardı etmemek gerek. Yani ürününüzün GBF’sini 29204 sayılı yönetmelik uyarınca yeniden düzenlediÄŸinizde ürünü, GBF’nin güncellenmesinden geriye doÄŸru geçilen 12 ay zarfında tedarik etmiÅŸ olduÄŸumuz tüm alıcılara GBF’nin güncellenmiÅŸ halini iletmeniz gerekli.
Melih BABAYİĞİT
Genel Müdür